İşçilik alacaklarında dava şartı olan Arabuluculuk sistemiyle Arabulucular işçi ile işveren arasında arayı bulabiliyorlar mı?
Değerli okuyucularım, 01.01.2018 tarihinden itibaren işçi işveren uyuşmazlıkları için iş mahkemelerinde dava açmadan önce zorunlu Arabuluculuk uygulamasına geçilmişti. Arabuluculuk sisteminin işçi ve işverene ne katkı sağladığını tartışmak, eksik hususları değerlendirmek ve arabuluculuğun ne olduğunu her iki kesime de anlatabilmek gerekmektedir.
01.01.2018 tarihinden önce işçi işverenine karşı veya işveren işçisine karşı uyuşmazlıklarda doğrudan iş mahkemesinde dava açabileceği gibi, tarafların anlaşması ile ihtiyari arabuluculuğa da gidebiliyorlardı. Ancak mevcut yargılama süresinin oldukça uzun olması, bu uzun yargılama sonucunda işverenlerin işyerlerini kapatması, aşırı borçlanması veya iflas etmesi durumunda ne yazık ki işçi alacağının tahsil kabiliyeti çok düşüktü. İşte bu sebeplerden dolayı öncelerinde zorunlu olmayan (ihtiyari) arabuluculuk artık zorunlu olarak dava şartı oldu.
Öncelikle belirteyim ki başta kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, ücret alacağı, sendikal fark alacağı, yıllık izin alacağı, ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma alacağı, prim-ikramiye alacağı, ayrımcılık tazminatı, boşta geçen süre alacağı ve diğer tüm işçilik alacakları ile birlikte işe iade taleplerinde iş mahkemesinde dava açmadan önce arabuluculuğa müracaat etmek zorunludur. Arabuluculuğa başvuru adliye saraylarında bulunan Arabuluculuk bürosuna yazılı müracaat ile gerçekleşir. Yetkili arabuluculuk bürosu işin yapıldığı yer veya işverenin adresinin olduğu yerdir. Yetkili olunmayan arabuluculuk bürolarında arabuluculuk müracaatı yapılabilir ancak arabulucunun ataması yetkili olunan yerden yapılır. Arabuluculuk başvuru dilekçelerinde işverenin adı, soyadı veya ticaret unvanının, tebligat adresinin, iletişim bilgilerinin ve hangi işçilik alacaklarının talep edildiğinin belirtilmesi gerekmektedir. Arabuluculuk müracaatları ücretsiz olup, başvuru esnasında herhangi bir ücret talep edilmemektedir. Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Komisyonunca herhangi bir arabulucu atanır ve bu arabulucu tarafları toplantıya davet eder, uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlar. Özellikle belirtmeliyim ki arabulucular tarafsızdır ne işçinin ne de işverenin tarafı değildirler. Arabuluculukta anlaşıp anlaşmamak veya kısmi anlaşma yapmak tarafların iradesini bağlıdır.
İşçilik alacakları için arabuluculuğa başvuran işçinin ne talep ettiğini ve dayanaklarını iyi bilmesi gerekmektedir. İşçi ve emekçi kardeşlerimiz maalesef hak ve menfaatlerinin tam olarak ne olduğunu bilememektedirler. Toplantılara dayanakla ve neye karşılık ne istediğini bilerek gitmek ile arabuluculuk süreci verimli geçebilir. Aksi takdirde sadece dava açmak için zorunlu olunan bir süreç ifa edilmiş olur. Tüm tarafların bu sürece katkı sağlamaları gerekmektedir. İyi değerlendirildiğinde arabuluculuğun tabi ki faydaları vardır lakin; arabuluculuk sistemi kesinlikle işçinin hak ve menfaatlerinin azaltılması olmamalıdır. İşçilik alacaklarının pazarlık konusu olması kabul edilebilir bir durum değildir. İşçinin haklarının ne olduğu yasalarda mevcut ve sabittir. Bu durum gözetilerek arabuluculuk faaliyetlerinin işletilmesi en doğru olanıdır.
Arabuluculukta anlaşma olmaması durumunda iki saate kadar yapılan görüşmelerin ücreti Adalet Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. Herhangi bir miktar üzerinden anlaşma yapılması durumunda ise anlaşılan miktar üzerinden yüzde 6 ücret arabulucuya ödenir. Ödenecek bu ücretin tamamının veya işçi ve işveren tarafından paylaşılması tamamen tarafların iradesine bağlıdır. Taraflar hangi işçilik alacakları konusunda ve miktarları konusunda uzlaştıklarını tutanaklara kaydettirirler. İşveren yapılan bu anlaşmaya uymadığı, ödemesi gereken borcu vadesinde ödemediği takdirde işçi arabuluculuk son oturum tutanağı ve anlaşma belgesine Sulh Hukuk Mahkemelerinde icra edilebilirlik şerhi alarak icra dairelerinde yasal takip başlatabilirler. Anlaşma olmaması durumunda ise son oturum tutanağı ile birlikte İş Mahkemelerinde dava açılabilir. İşe iade taleplerinde işten çıkartıldığı tarihten itibaren bir ay içeresinde Arabuluculuğa müracaat edilmesi ve arabuluculuk son oturum tutanağı tutulduğu tarihten itibaren iki hafta içerisinde dava açılması gerekmektedir. Aksi halde mahkeme davayı reddedecektir.
Arabuluculuk toplantılarına işverenin kendisi bizzat katılabileceği gibi herhangi bir çalışanını veya yetkilendirdiği herhangi biri de katılabilir. İşçi ise ya bizzat kendisi asil katılabilir veya avukatı ile kendini temsil ettirebilir. Avukat tutma konusunda maddi imkânı bulamayan işçiler ise hak kayıplarına uğrayabilmektedir. Toplantılarda uyuşmazlıkların çözümüne katkı sağlamak için konusunda deneyimli uzmanlardan görüş alabilir, görüşmelerde hazır bulundurabilirler. Ancak iş hukuku ve sosyal güvenlik uzmanının toplantılara katılma konusunda tek bir tarafın iradesi yeterli olmayıp her iki tarafın da rıza göstermesi gerekmektedir. Halbuki; uyuşmazlığın çözümüne reel anlamda katkı sağlayacak ve işçilik alacaklarının hesaplamasını yapacak bir sosyal güvenlik uzamanın görüş bildirmesi diğer bir tarafın iradesine bağlı olmamalıdır. İşverene tanınan kendini herhangi biriyle temsil ettirme hakkı işçiye de tanınması ve sadece avukat ile sınırlandırılması işçi lehine bir durum kesinlikle değildir. İşçilik alacakları hesaplamak uzmanlık gerektiren bir konu olduğundan dolayı işçinin de bunu bir uzamandan talep etmesi ve görüşlerini toplantılarda belirtmesini istemesi kaçınılmazdır. Temsil konusunda sıkıntı olunan bir durumda işçinin var olan hakkını elde edebilmesi pek de mümkün gözükmemektedir. Genellikle uyuşmazlıkların çıkış sebebinde tarafların birbirlerini anlamak için dinlemekten imtina ettikleri sabittir. İşte bu noktada arabuluculuk devreye girer ve tarafların birbirlerini anlamaları için konunun hukuki süreci ve sonuçları anlatılır.
Arabuluculuk uygulaması mahkemelerin iş yükünün azalmasında faydalı olmuştur. Arabuluculuğun anlaşmayla sonuçlanması durumunda yargılamaların çok uzun sürmesi nedeniyle oluşan mağduriyetler giderilmekte, işçinin alacaklarına daha kısa sürede kavuşma imkânı olmaktadır.
Arabuluculuk aşamasında uzlaşmaya varmak sadece işçi lehine gibi görünse de aynı zamanda işveren de yargılama masrafları ve mahkeme sürecinde işleyecek faizi ödemekten, bunun yanında işçileri ile mahkemelik olma yükünden kurtulmaktadır.
Bu uygulamanın daha etkin şekilde uygulanması için iş hukuku ve sosyal güvenlik uzmanları da bu sürece dahil edilmelidir. İşçi ve işverenin hak ve alacakları konusunda hazırlanacak uzman raporu tarafların uzlaşmasına katkı sağlayacak ve bu uygulamayla amaçlanan hedefe ulaşılmasına katkı sağlayacaktır. Bu amaçla arabuluculuk görüşmelerinde iş hukuku ve sosyal güvenlik uzmanı görevlendirilmesini tavsiye etmekteyim. Ya da en azından işçinin talebi ile görüşmelere katılmasına ve rapor sunmasına imkân tanınması gerekmektedir.